YÖNETİM BECERİLERİ VE LİDERLİK
Reddedildikçe güçlenen kendine özgü hayat duruşu, hayalleri uğruna yaptıkları ve bugüne kadar başardıklarıyla ilham veren bir lider. O, bir palyaço doktor!
Sağlık sektöründeki çalışanlara, özellikle de doktorlara, “tedaviyi düşünmeden önce insan olun” mesajı veren bir tıp adamı. Yaratıcı uygulamalarıyla başlarda dalga geçilen, sonradan “bir dakika, galiba bu adamın dediklerinde bir şey var” dedirttiren bir devrimci. Amerikalı olmaktan utanan, kapitalist düzen düşmanı, Bush dönemi için “faşist”, Amerika için “dünyanın en terörist ülkesiyiz” diyecek kadar cesur…
Yaşayan hiçbir bireyin, ‘savaş’ kelimesini dahi bilmediği bir dünya…
Şiddet ve adaletsizlikten yoksun…
Herkesin eşit olduğu bir dünya…
Yarım asırdır işte bu rüyası uğruna çalışan bu deli liderin adı; Hunter Campbell “Patch” Adams.
“Ölümün yanlış olan tarafı ne bayım? Dehşete kapılacak kadar bizi korkutan ne? Neden ölümü bir miktar haysiyet ve insanlıkla, anlayışla ve hatta tanrı korusun, bir miktar mizahla ele alamıyoruz? Ölüm düşman değildir beyler. Bir hastalığa karşı savaşacaksak, önce gelmiş geçmiş en kötü hastalık olan ‘umursamazlıkla‘ savaşalım.”

“Robin Williams’ın canlandırdığı, Adams’ın hayatını konu eden “Patch Adams” (1998) filminde duyunca bu lafları, dedim bir dakika, bu adam kim? Gerçek mi bu doktor?”
. . .
Kore Savaşında çarpışan bir askerin oğlu (1945). Babası öldüğünde o henüz 16 yaşında. 1961 yılında annesi ve kardeşi ile birlikte Amerika’ya geri dönüyor. Nüfusun %20’sini oluşturan Amerikan vatandaşı zencilerin; beyazların kullandığı tuvaletlere giremediği, aynı restoranlarda yemek yiyemediği, aynı otellerde kalamadığı veya otobüste önlerde oturamadığı yıllar… Zencilere karşı güney eyaletlerinde yaşarken gördüğü bu ayrımcılık ve sosyal dışlanma, ona çok ağır geliyor.
Özgürlükler ülkesi veya demokrasinin beşiği denen ülkede yaşanılan bu ırkçı tutuma “sessiz” kalamayınca da, lisede son iki sene her gün dayak yiyor. Bu aşağılanma, bu şiddet, bu adaletsizlik Patch Adams‘a, içinde yaşadığı dünyadaki hayatın anlamını sorgulatıyor ve üç kere intihar teşebbüsünde bulunuyor. 18 yaşında, aynı yıl içinde üç defa intihar edip hastanelerde hayata geri döndürülünce, kafasında şimşekler çakıyor ve “başka” bir dünya yaratma uğruna bir karar alıyor: “Kendini öldüreceğine devrim yap!” Diyor ki: “Bugün, evet sadece bugün 30 bin çocuk açlıktan ölecek. Yarın diğer bir 30 bin. Bu ilginç değil; Ancak futbol ilginç… Bugün 20-50 milyon arası yetişkin adam çocuklarla seks yapmaya yeltenecek.
Bu ilginç değil. Kirli hava, kirli su, berbat edilmiş çevre de ilginç değil. Ancak saç bakımı ilginç, ayakkabı ilginç, 3 bin dolarlık saat ilginç. İşte bu acı veriyor. Acıyı hissetmek, onu çekmek çok ağır. Ve sadece acı duyarak yaşamak insanın enerjisini alır. O yüzden ben acıya odaklanmıyor, oturup hiçbir şey için de kimseye yalvarmıyorum. Acı bir uyarıcı olmalı. Harekete geçmek için bir uyarıcı.”
Ve ekliyor: “İnsanoğlu eğer değişmezse, bu yüzyılda hayatta kalma şansı yok.”
“Ben 65 yaşında hayatımın ‘yemek sonrası yenen tatlı’ fazındayım. Ben; aşkla, neşeyle bir şeyleri değiştirmeye çalışıyorum. O yüzden ben, kendi cennet bahçemdeyim. Ancak problemin farkındayım; oturmuyor, söylenmiyor, şikayet etmiyor ve bir şeyler yapıyorum. Ancak bugünün bebekleri veya onların ileride olacak çocuklarının, biz bugünden değişmeye başlamazsak, hayatta kalma şansları yok. Bu durum, zenginler ve onların çocukları için de geçerli.”
Hastanelerde palyaçolukyapmayı, okyanusa iğne atmaya benzetiyor. Onu asıl hedefi kapitalizmi bitirmek. Peki, neden hastaneler? Dünyada “mutlu” tek bir hastane yok. Hepsi hiyearşik düzende. Zengin hastaneler mutlu, çünkü onların yaptıkları ticari, kar odaklı. Hastalara şefkat adına ayıracak vakitleri yok. Doktorların çoğu ukala. Kimse de doğal olarak hastanede olmak istemez. Çünkü hastaneler kötü yerler. Ciddi ve bir o kadar da teknolojik…
Bazı hastanelerde gördüğümüz o müthiş tasarımlar, hastalardan çok orada çalışan sağlık personelinin çabuk yıpranmasını önlemek maksadıyla yapılıyor. Yani önce doktorlar, hemşireler rahat etsin, sonra hastalar. Dünyada şefkati öğreten tek bir tıp okulu yok.
Kurduğu “Gesundheit! Institute” aracılığı ile bedava, mutlu, hiyearşik düzenin olmadığı ve sevinçle kutlanan “bir anlayışı” tıp okullarına ve sağlık sektörüne yerleştirmeye çalışıyor. Arkadaşlık ve eğlence konseptiyle; yaşlı, akıl hastası, evsiz veya fakir hastaların, sevgi ve şefkat görerek, iyileşmelerine yönelik kurmak istediği 40 yataklı bir hastane var. Virginia’da olacak bu hastanenin tüm dünyadaki tıp alemine örnek teşkil edeceğine inanıyor ve Amerika’daki standart bir hastanenin işletilmesi için gerekli olan paranın %10’uyla da bu işin yapılabileceği göstermek istiyor.
‘Patch Adams’ filmin çekimini, Universal Studios’u, bu radikal hastanenin yapım maliyetini karşılamaya söz verdiği için kabul etmiş. Oysa sonrasında, 400 milyonun üzerinde hasılat yapan filmle ilişkisi olan (21 milyon dolar kazanan Robin Williams da dâhil) hiç kimseden bir dolar dahi alamamış.
“Aşk bilet sattırmaz.
Barış bilet sattırmaz.
Adalet bilet sattırmaz.
Bu dünyada iki şey bilet sattırır: Şiddet ve mizah!”
Hollywood bilet satmak ister. O yüzden Universal Studios da filmde, onun kapitalizm karşıtı görüşlerine yer vermek yerine; tarihteki ilk ahmak ve gülünç hastaneyi kurma çabası içinde olan komik bir doktor gibi gösterir. Cinayete kurban giden kişinin kız arkadaşı değil, çok yakın bir (erkek) arkadaşı olması ve bugün bile henüz yapılmamış olan hastanenin, filmin sonunda akan karelerde sanki gelen bağışlarla bitirilmiş gibi gösterilmesi filmdeki can sıkan karelerinden.
Patch Adams kendi filmi için de, “keşke Benigni’nin ‘Life Is Beautiful‘ filmindeki kadar zeki mesajlar verebilseydi” diyor. Ancak yine de, dünya sevgiye o kadar aç ki, “bu filmin hiç katkısı olmadı” diyemiyor. Yaptığı performanslardan yılda 300 bin dolar kazanırken, film sonrasında bu bir milyon dolara çıkmış. Kendi hayatında zaten hiçbir şeye “sahip” olmamayı seçtiği için de, kazandığı paranın tamamını rüyası için harcıyor. Hayalindeki hastane modeli olur da bir gün hayata geçerse, bugüne kadar konuşma yaptığı binlerce tıp öğrencisinin en az %70’inin gelip burada çalışmak isteyeceklerini düşünüyor. Hem de çok az bir ücretle. Çünkü tıp bilimine adım atan çoğu öğrencinin rüyası da esasında bu. Ancak mezun olduklarında gidecekleri böyle bir kurum yok. Olanların hepsi kapitalist düzenin yarattığı hastaneler. Bu durumda onlar da sisteme ayak uyduruyor. Bu aradason yıllarda tıp adamları “gülmenin sağlığa yaptığı olumlu etkiler” üzerinde çalışıyorlar. Adına da “terapötik mizah” koymuşlar: ‘mizahı kullanarak hastalıkları iyileştirmek.’ Dediklerine göre, stres olduğu zaman vücudumuz kortizol salgılıyor. Yüksek kortizol sistemi de bağışıklık sistemini zayıflatıyor. Gülmek ise bu kortizol seviyesini azaltıyor. Maryland Üniversitesi’nden Koruyucu Kalp Sağlığı Departmanı sorumlusu Michael Miller’ın yaptığı araştırmaya göre, kalp hastası olan bir kişiyi güldürdüğünüz zaman, bu hastalığın tekrarlama riski yüzde 40 oranında düşüyormüş. Bu yöntem Türkiye’de de denenmeye başlanmış.

Ancak Patch Adams’ın yola çıkış amacı “terapötik mizah” falan değil. Hiçbir zaman ‘gülmek en iyi ilaçtır’ demediğini, en iyi ilacın ‘arkadaşlık’ olduğunu söylüyor.
Yani sevdiklerimizle kurduğumuz ilişki. “Gülmeyi hiçbir zaman bir tedavi yöntemi olarak düşünmedim. Müziği, sanatı veya dansı da düşünmediğim gibi. Bunların hiçbiri, yardım etmek için, terapi gibi ufak bir kelimeye ihtiyaç duymayacak kavramlar. Sanatın, terapi kelimesinden gelecek yardıma ihtiyacı yok. Bunlar birer insanlık kültürü. Kültürle tedavi olmaz. Biz eğer sağlıklıysak kültür yaparız.
Benim için ‘mizah’ bir içerik. O yüzden biz de hastanemizde insanların; mutlu, eğlenceli, sevecen, iş birliğine açık, yaratıcı ve düşünceli olmalarını planlıyoruz. Bu, sağlıklı toplumlarda bireylerin kaynaşması için bir yol sadece.”
18 yaşında palyaçoluk yapmaya karar verdiğinde, kafasında bunu sadece hastanelerde yapmak yokmuş. Tanrı olarak gördükleri “para ve gücün” altında ezilen yetişkinlerin dünyası çok ciddi çünkü!
“Hasta bir çocuğa mizahla yaklaşmakla, asansörde karşılaştığım yüzü asık bir iş adamına arkadaşça davranmak arasında büyük fark yok. İkisi de eş deneyimler. Ancak filmde gösterildiği gibi, hasta bir çocuğa sadece komiklik yaparak dünyanın daha iyi bir yer olacağını göstermek çok yanlış. Dünyadaki açlık veya şiddet keşke böyle bitebilse.”
O yüzden halka açık her yerde rengârenk palyaço kıyafetleri giyiyor. Kulağına, iskelet çenesi veya yemek çatalı küpesini takıyor. Bu onun vermek istediği mesajın bir parçası. O sıkıcı insanlara bir neşe kaynağı olmak ve kendisiyle de kolayca sohbete başlamalarına imkân sağlamak istiyor. Ayrıca şiddet olan bir yerde insanlarla iletişime geçebilmek, tabii ki “gri takım elbiseli” birine oranla çok daha kolay.
İşe de yarıyormuş. Uçakta yanına oturan, asansörde veya markette beklerken karşılaştığı insanların %99’u ona “neden böyle giyindiğini” sormalarıyla sohbet başlıyormuş. Bu da Adams’a kendi felsefesini anlatabileceği bir, iki kişi daha demek. Hem de hiç azalmayan bir heyecan ve keyifle. Nereye giderse gitsin, o şalvar pantolonunun içinde sürekli 20-25 kg ağırlığında, onlarca oyuncak taşıyor. Kafasında ördek şapka, elinde balık. Oynadığı palyaço karakteri için “onun için down sendromu var” diyor. Çünkü ‘down sendromu’ olan yetişkinlerin çoğu “koşulsuz sevme” ve “komik” olma özellikleri taşırmış.
HUNTER CAMPBELL “PATCH” ADAMS YAŞAMI
“ www.patchadams.org “
Adams, Anna Campbell Stewart (kızlık soyadı Hunter) ve Robert Loughridge Adams’ın oğlu olarak Washington DC’de doğdu. Anne tarafından dedesi Thomas Lomax Hunter, Virginia Şair Ödülü sahibi idi. Amerika Birleşik Devletleri Ordusu subayı olan ve Kore’de savaşan babası, Adams 16 yaşındayken Almanya’da görev yaptığı sırada öldü. Adams, annesinin ve erkek kardeşinin ölümünden sonra Amerika’ya döndü. Adams, dönüşünde kurumsal adaletsizlikle karşılaştığını ve bunun da kendisini okuldaki zorbaların hedefi haline getirdiğini belirtti. Sonuç olarak, Adams mutsuzdu ve aktif bir şekilde intihara meyilli. Bir yıl içinde üçüncü kez hastaneye kaldırıldıktan sonra “Kendini öldüreceğine devrim yap!” diye karar verir.
Adams, 1963 yılında Wakefield Lisesi’nden mezun olduktan sonra. Adams, George Washington Üniversitesi’nde tıp öncesi derslerini tamamladı. Tıp fakültesine lisans derecesi olmadan başladı ve 1971’de Virginia Commonwealth Üniversitesi’nde ( Virginia Tıp Koleji ) Tıp Doktoru derecesini aldı. 1960’ların sonlarında en yakın arkadaşlarından biri ( filmde gösterildiği gibi bir kadın değil, bir erkek) öldürüldü. Çevre ve sağlık arasındaki güçlü bağlantıya inanarak, bir bireyin sağlığının ailenin, toplumun ve dünyanın sağlığından ayrılamayacağına inanır ve bu doğrultuda çalışmalar yapar.
Bir ergen kliniğinde çalışırken MCV, tıp fakültesindeki onun son yılındatanışır ve Linda Edquist ile 1975’te evlenir. Bu evlilikten iki oğlu oldu: Atomic Zagnut “Zag” Adams ve Lars Zig Edquist Adams; 1998’de boşandılar.

Henüz bir tıp öğrencisiyken evinde kurduğu, ufak ancak sıra dışı sağlık merkeziyle, 15 binden fazla hastayı tek kuruş ücret almadan tedavi eden deli bir doktor. Herkesin eşit olduğu, hastalarla bol vakit geçirmeye olanak sağlayan, onlarla birlikte yaşanılan ve içinde sanatın olduğu bir merkez. Mezun olduktan kısa bir süre sonra Patch, Linda ve arkadaşları Gesundheit’i kurdu! Enstitü,1971’den 1984’e kadar ücretsiz bir toplum hastanesi olarak çalışır.
Batı Virginia’ da “Yenilenmiş bir Gesundheit!” Ücretsiz, tam ölçekli hastane ve sağlık olarak öngörülen Enstitü, eko-toplum, içinde 316 dönümlük (128 ha) üzerinde planlanan yerin amacı, tıp öğrencilerini ve genel halkı hedefleyen sürdürülebilir sistem tasarımında eğitim programları geliştiren kuruluş ile alternatif tıp ile geleneksel bir hastaneyi entegre etmektir.
1990’lardan beri Adams, Paul Glover tarafından Ithaca Sağlık Fonu (IHF) olarak kurulan Ithaca Health Alliance’ı (IHA) desteklemektedir. Ocak 2006’da IHA, Adams’ın vizyonunun temel yönlerini hayata geçiren Ithaca Free Clinic’i kurdu. Adams, Glover’ın aynı yıl yazıp basılan kitabı Health Democracy’ye de büyük övgüde bulundu.
Ekim 2007’de Adams ve Gesundheit! Kurul, Batı Virginia’daki arazisi üzerinde bir Öğretim Merkezi ve Kliniği inşa etmeye yönelik 1 milyon dolar toplama kampanyasını açıkladı. Merkez ve Klinik Gesundheit’i etkinleştirecek! Hastaları tedavi etmek ve sağlık hizmeti tasarımını öğretmek için kolları sıvar.

Adams, tıp öğrencilerini hastalarıyla şefkatli bağlantılar geliştirmeye çağırır. Bu tür bir bakım için reçetesi, fiziksel ve duygusal sağlık için gerekli gördüğü mizah ve oyuna dayanıyor. Nihayetinde, enstitü, Batı Virginia’nın kırsal kesiminde, isteyen herkese ücretsiz, bütünsel bakım sunan 40 yataklı bir hastanesini açar.
Adams, 29 Ocak 1997’de Peace Abbey Vicdan Cesareti Ödülü’ne layık görüldü.
2008’de Adams, “Uluslararası Yaratıcı Uyum Bozukluğunun İlerlemesi Derneği” veya IAACM’nin onursal başkanı olmayı kabul etti. Mind Freedom International, Gesundheit’in kar amacı gütmeyen bir koalisyonu! Bir destekleyici gruba aittir, “yaratıcı uyumsuzluk” ve sosyal değişimi desteklemek için IAACM’yi kurmuştur.
Adams hala dünyanın her yerindeki çocukları neşelendirmek için gezilere liderlik ediyor. Ayrıca Wavy Gravy’nin sirk kampı Camp Winnarainbow’un bir seansında ders veriyor.

1998 YAPIMI PATCH ADAMS FİLMİ
Adams’ın yaşamına ve tıp konusundaki görüşlerine dayanıyordu. Adams, filmin ticari uygulanabilirlik lehine inançlarının doğru bir şekilde temsil edilmesinden kaçındığını söyleyerek filmi ağır bir şekilde eleştirdi. Filmin, hayatının ve aktivizminin tüm yönleriyle onu sadece komik bir doktor olarak tasvir ettiğini söyledi. Patch Adams, bir röportajda Robin Williams hakkında da şunları söyledi: “Çok basit bir versiyonda, dört ay boyunca benmişim gibi yaparak 21 milyon dolar kazandı ve bedava hastaneme 10 dolar vermedi. Patch Adams, Robin’in yerine olsaydım 21 milyon doların hepsini 80 milyonun bakım alacağı bir ülkedeki ücretsiz bir hastaneye verirdim.
Bununla birlikte hangisi doğru bilinmez ama başka bir röportajda Adams, Williams’ın “Bence Robin’in şefkatli, cömert ve komik olduğunu düşünüyorum. Kim olduğumu düşünmeyi seviyorum ve bu yüzden istediğim tek aktör olduğunu düşünüyorum. Beni oynamak için ve bence harika bir iş çıkardı. Williams ayrıca birkaç yıldır St. Jude Çocuk Araştırma Hastanesini aktif olarak desteklemişti.
Robin Williams’ın ölümünü duyduktan sonra Patch Adams şu ifadeyi yayınladı:

“Robin Williams’ın ölümünün korkunç haberi Pazartesi gecesi Peru Amazonu’nda muazzam bir üzüntüyle bana ulaştı. Yıllık palyaço gezimizde 100’ün üzerinde arkadaş ve palyaço ile çevrili olarak, bu trajik kaybın yasını tutuyor ve komik dehasına değer vermeye devam ediyoruz. Robin Williams harika, nazik ve cömert bir adamdı. Kişiliğiyle ilgili hatırladığım önemli bir şey, alçakgönüllü olmasıydı. Asla güçlü ya da ünlü gibi davranmadı. Bunun yerine, her zaman şefkatli ve misafirperverdi, başkalarına bir gülümseme veya şaka ile yardım etmeye istekliydi. Robin harika bir komedyendi – hiç şüphe yok. Merhametli, şefkatli bir insandı. Onun hayatıma dayanan film setinde çalışmasını izlerken – Patch Adams- Stresli bir an olduğunda, Robin’in oyuncu kadrosu ve ekibin ruh halini hafifletmek için doğaçlama tarzından yararlanacağını gördüm. Ayrıca, belirtmek isterim ki, Robin özellikle çocuklarıma seti ziyaret ettiklerinde karşı nazik davranırdı. Onu kaç kişinin gördüğünün aksine, aslında bana içe dönük biriymiş gibi geldi. Beni ve ailemi evine davet ettiğinde, huzura ve sessizliğe, nefes alma şansına değer verdi. Yeteneğinin ona getirdiği şöhretten uzaklaşma şansı. Hayatının erken dönemlerinde uyuşturucu kullanımına ve alkolden kaçmaya yöneldi, şöhretin getirdiği stresle başa çıkmaya yardımcı olmak için bağımlılığı yalnızlık anlarıyla değiştirdi. Bu dünya ünlü olan insanlara karşı nazik değil ve kazandığı şöhret bir kâbustu. Üzülürken, ölümünün sonuçlarıyla baş başa kalıyoruz. Gesundheit’e izin veren, erken yaşamımdaki harika performansı için çok minnettarım! Enstitü çalışmalarımızı sürdürmek ve genişletmek için. Bu üzüntü anında ailesine ve arkadaşlarına hayır dualarımızı sunuyoruz. Bu dünyaya verdiğin her şey için teşekkür ederim Robin, teşekkür ederim arkadaşım.”

KİTAPLAR
Ev Çağrıları: Bir Seferde Tek Bir Ziyarette Dünyayı Nasıl İyileştirebiliriz?
Dr. Patch Adams, iyileşmenin iç tarafını biliyor. House Calls, iyileşmedeki en önemli faktörlerden bazılarının ileri teknoloji harikaları değil, sevgi, şefkat, dostluk ve umut gibi sıradan faktörler olduğunu hatırlatır. Bu kitap, herhangi birinin kalbini hafifletecek ve şifalı bir yolculukta ona yardım edecek.
Gesundheit !: Hekim Hizmeti, Tamamlayıcı Terapiler, Mizah ve Neşe Yoluyla Size, Tıbbi Sisteme ve Topluma İyi Sağlık Getirmek

- Patch Adams’ın dünyaya ücretsiz sağlık hizmeti sunma ve doktorların tıp uygulama şeklini değiştirme arayışının ilham verici ve komik hikâyesi.
• Patch Adam’ın sağlık sistemini dönüştürmek için yaşam boyu süren arayışının hikayesini anlatır.
• Robin Williams’ın oynadığı, Universal Pictures’dan bir film olarak gösterime girdi
Tüm yazar telif hakları, Batı Virginia’da 40 yataklı ücretsiz bir hastane olan Gesundheit Enstitüsü’nü finanse etmek için kullanılıyor. Adams’ın geleceğe yönelik olumlu vizyonu ve planı, uygun fiyatlı, kaliteli sağlık hizmetleri ile ilgilenenler için bir ilham kaynağıdır.
Günümüzün ileri teknoloji tıbbı çok maliyetli, kişisel olmayan ve acımasız hale geldi. Kolejlere, kiliselere, topluluk gruplarına, tıp okullarına ve konferanslara verdiği sık sık konferanslarda Patch, iyileştirmenin nasıl sevgi dolu, yaratıcı, komik bir insan alışverişi olabileceğini gösteriyor.
BİRKAÇ VİDEO
Palyaço Bakımı

Hastane palyaçosu olarak da bilinen Palyaço Bakımı, sağlık tesislerinde özel olarak eğitilmiş palyaçoların ziyaretlerini içeren bir programdır. Bunlar, birçok ülkede ticari marka adı olan “palyaço doktorları” olarak adlandırılır. Hastanelere yapılan bu ziyaretlerin, olumlu umut ve mizah gücüyle hastaların ruh halini yükseltmeye yardımcı olduğu gösterilmiştir. Ayrıca, personel ve hastaların aileleri için olumlu bir fayda da vardır.
İlk hastane palyaçosu olarak kabul edilen Patch Adams, 1970’lerde hastane palyaçosu olmaya başladı. Robin Williams tarafından Patch Adams filminde canlandırıldı ve hastane palyaçosuna dikkat çekti.
Profesyonel Palyaço Doktorları, New York’ta Michael Christensen tarafından başlatılan Big Apple Circus Palyaço Bakım Ünitesi adlı bir program kapsamında 1986 yılında hastanelerde çalışmaya başladı. Palyaço Doktor programları artık her yerde faaliyet göstermeye başladı. Avustralya, Yeni Zelanda, ABD, Birleşik Krallık, Kanada, İsrail, Güney Afrika, Hong Kong, Brezilya, Beyaz Rusya, Tayvan üzerinde ve tüm Avrupa’da ve bazı Hindistan’ın bazı bölgeleri.
Palyaço Doktorları hastanede yatan çocuğun psiko-sosyal ihtiyaçlarına özel olarak ilgilenir, ancak bazı hastanelerde yetişkinleri de ziyaret ederler. Çocukların çevrelerine uyum sağlamalarına yardımcı olmak için hastane rutinini taklit ederler, ayrıca ağrılı veya korkutucu prosedürlerden dikkatlerini dağıtır ve gizemi çözerler. Eğlence ve kahkaha atmosferi çocukların hastalığı ve stresi bir anlığına unutmasına yardımcı olabilir.
Palyaço Doktorları büyü, müzik, hikâye anlatımı ve diğer palyaço becerileri gibi teknikleri, çocukları hastanede yaşayabilecekleri çeşitli duygularla başa çıkmalarına yardımcı olacak eğlenceli dozlarla güçlendirmek için kullanırlar.
Mizah ve kahkahanın iyileştirici gücü stresle savaşır, endorfini salgılayarak ağrıyı azaltır, T hücrelerinin düzeyini artırarak ve serum kortizol düzeylerini düşürerek bağışıklık sistemini güçlendirir, olumlu bir görünüm geliştirmeye yardımcı olur, insanların başa çıkmasına yardımcı olur. Zor durumlar ve bağlar oluşturmaya ve dolayısıyla insanlar arasında destek sağlamaya yardımcı olur, bunların tümü iyileşme sürecine yardımcı olur. Tan, Metsälä ve Hannula’ya göre “Palyaço bakımı olumlu bir duygusal durum yaratır, ebeveynler ve çocuklar arasındaki etkileşimi teşvik eder ve olumlu çevresel koşulları teşvik eder.”
Kahkaha üzerindeki fizyolojik sağlık yararları üzerine araştırmalar onlarca yıldır sürdürülmekte ve uluslararası tıp doktorları tarafından yapılmaya devam etmektedir.
Red Nose Day (Kırmızı Burun Günü)
Yurtdışında yapılan gelenek haline getirilmiş bir bağış kampanyası günü bu bağış kampanyasının orijinal adı RED NOSE DAY veya Comic Relief, yoksulluktan uzak, adil bir dünya yaratmaya çalışan Birleşik Krallık merkezli büyük bir hayır kurumudur. Bu günün çıkış noktası Hunter Campbell “Patch” Adams ve onun hayat hikâyesidir.
Red Nose Day Nedir?

İngiltere’de savunmasız ve fakir insanların daha iyi yaşam koşullarına ulaşabilmesi ve el birliğiyle sosyal adaletsizliğin önüne geçilebilmesi için eğlence ve sosyal sorumluluğun iç içe olduğu çok kapsamlı bir bağış organizasyonuna imza atılıyor.
Comic Relief isimli hayır kurumu tarafından hayata geçirilen ve Red Nose Day (Kırmızı Burun Günü) ismiyle bilinen organizasyon, her iki yılda bir Mart ayının ikinci haftasında düzenleniyor. Yedi saat süresince BBC’den canlı olarak yayınlanan ve telethon yöntemiyle para toplanan geleneksel hale gelmiş bu hayır işi için halk haftalar öncesinden bilgilendiriliyor. Ünlülerin programa katılımıyla, danslar ve şovlarla renklendirilen bu özel günde, bağışçılardan toplanan olağanüstü rakam, her organizasyon sonunda farklı bir ülkede farklı bir sosyal sorun için kullanılıyor. İlki 1985’te Etiyopya’daki kıtlık sorununa tepki olarak ortaya çıkan ve komedi senaristi Richard Curtis ve Alexander Mendis tarafından hayata geçirilen organizasyonun misyonu ‘Afrika’daki kadınların ve kızların yaşamlarını değiştirmek’.

Her yıl Mart’ta gerçekleşen ve Birleşik Krallık Hükümeti tarafından da desteklenen organizasyon Afrika’daki kızların daha iyi bir eğitim almasını sağlamak, anneler ve bebekler için doğumu daha güvenli hale getirmek, kadına yönelik şiddetin önüne geçilmesini sağlamak, kadın çiftçiler için daha iyi, daha sürdürülebilir bir yaşam sağlamak için emek sarf etti. Temel eğitim ve sağlık imkânlarından yoksun olan kıtaya destek için Comic Relief, beslenme ve eğitim sorununun üstesinden gelinebildiği takdirde yaşam şansı ve gelir seviyesinin artacağı fikrinden yola çıkıyor. Dünyanın en fakir 500 bin kadınına ve dolaylı yoldan, sağlıklı beslenemeyen, hastalıkla mücadele eden çocuklara el uzatmak.
Organizasyonun eğlenceli tarafı hiç şüphesiz burunlara takılan kırmızı toplar. Bağış toplanırken mutlaka televizyondan işlem yapmak gerekmiyor. Örneğin; ofise burundaki kırmızı top ve pijamalarla gelip kovayla para toplamak. Kolejlerde bu güne özel yaratıcı çalışmalar hazırlayıp bunları bağış için satmak. Üniversitelerde burunlardaki kırmızı topla kek satıp toplanan paraları bu organizasyona aktarmak. Arabaların üzerine “Red Nose Day” stickerı yapıştırmak. 24 saat bu organizasyon için dans rekoru kırma sözü vererek para toplamak, yüzme yarışı düzenlemek ve yaratıcılığa kalmış binlerce aktivite ile burundaki kırmızı toplarla eğlenerek bir araya getirilen bağışlar.

“Together We Can Make a Difference” (Birlikte fark yaratabiliriz) sloganıyla yola çıkan bu önemli bağış kampanyası dünyanın dört bir yanından da destekleniyor.
Kampanyanın uluslararası versiyonları Kanada, Finlandiya, İzlanda, Norveç, Almanya, Türkiye’de düzenleniyor. Bu sayede toplanan para milyon poundlara ulaşıyor. One Direction’un Comic Relief ve Red Nose Day için hazırladığı ‘One Way or Another’ şarkısının eğlenceli klibini izlemek için buraya tıklayın.
Red Nose Day 1985 yılında bir hayır kurumu tarafından yapılmış. Bağımsız bir bağış kampanyası. Başta Etiyopa’daki kıtlığa tepki gösterilerek verilmiştir. Sonradan çoğu ülkelerde aile içi şiddet, cinsel istismar, zorba, siber zorbalık, psikolojik ve fizik şiddeti görüşmüş çocukların ve gençlerin, psikolojik ve fiziksel tedavilerini bağışlayan bir yardım kampanyası haline gelmiştir.
https://learnenglishteens.britishcouncil.org/uk-now/read-uk/red-nose-day
https://rednose.org.au/event/red-nose-day-2020
Red Nose Day’i Hangi Ülkeler Yapıyor ve Hangi Tarihlerde?
Red Nose Day’i; Etiyopya, Belçika, Amerika, İngiltere, Finlandiya, Türkiye’de 19 Mart 2 senede bir defa yapılmaktadır en son 19 Mart 2019 da yapıldı.
Ne Kadar Bağış Alındı?
İngiltere 2019: £63,548,668
Etiyopya: Sayısı belirlenmiyor ama alınan bağıştan su kanalları yaptırılmış.
Belçika: 4.315.197 euro
Amerika: 2015 ten beri $230 milyon
Finlandiya: Sayısı belirlenmiyor
Türkiye: Sayısı belirtilmiyor.
Nereye Gitti Bu Bağışlar?
Etiyopya: Su kanallarına
Belçika: Rehabilitasyon, dernekler ve organizasyonlar.
Amerika: 34 tane ülkenin, 50 tane şehrin, çocuklarına gitti.
İngiltere: Dernekler.
Finladiya: UNİCEF’in derneklerine ve kendi ülkenin derneklerine.
Türkiye: Şiddet mağdur her tür canlıya TÖVİŞ (Tüm Öğrenci Velileri İşbirliği Derneği) aracılığı ile.
Türkiye’de Kırmızı Burun (RED NOSE DAY veya Comic Relief)
“www.kirimiziburun.com”
TÖVİŞ (Tüm Öğrenci Velileri İşbirliği Derneği) altında Kırmızı Burun Platformu adı altında başlatılan çalışma Antalya merkezli dernek üyelerinin çocukları tarafından başlatılmış olup zorbalık, aile içi şiddet, siber zorbalık vb. gören çocuklar ve gençlere bir bağış toplanarak psikolojik ve fiziksel tedavilerini ödeyen bir platformdur.
Etkinlikler


İstanbul Teknik Üniversitesi / Denizcilik Fakültesi / Kişisel Gelişim Kulübü 16. uluslararası Runatolia maratonunda Kırmızı Burun Platformu ve TÖViŞ ile beraber zorbalığın her türlüsüne karşı dikkat çekmek adına birlikte ter döktü.
100 Hayal 100 Çocuk Projesi

Kırmızı Burun Platformunun kampanyalarından biri olan “100 çocuk 100 hayal” adından da anlaşılacağı gibi en az 100 tane çocuğa ulaşmayı, onların hayallerini gerçekleştirmeyi sağlamaya yarayacak bir kampanyadır.
Kaynak: Aysel Ateş Abdullazade röportajı! 100 çocuk 100 hayal
100 Oyuncak 100 Çocuk

MURATPAŞA Belediyesi’nin Üçgen Mahallesi’nde bulunan Giritli Kadın Danışma Merkezi’nde kadınlar, Tüm Öğrenci Velileri İşbirliği Derneği’yle (TÖVİŞ) birlikte 23 Nisan için amigurumi oyuncaklar örmeye başlıyor. ‘100 Oyuncak 100 Çocuk’ projesinde kadınlar ördükleri bebekleri bayram günü Yeşildere Mahallesi’nden çocuklara hediye edecek.
Muratpaşa Belediyesi Giritli Kadın Danışma Merkezi’ni şimdiden 23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı heyecanı sardı. TÖVİŞ ile projelendirilen ‘100 Oyuncak 100 Çocuk’ çalışması için kadınlar, yaklaşık 2.5 aylık süreçte 100 amigurumi oyuncak örecek. Örgü tığı ile sık iğne tekniği kullanılarak hazırlanacak oyuncaklar, 23 Nisan’da Yeşildere Mahallesi’nden çocuklara hediye edilecek. Aynı zamanda 23 Nisan günü Giritli Kadın Danışma Merkezi’nde çocuklarla birlikte eğlenceli bayram kutlaması için de hazırlıklar başlarken, kadınlar amigurumi oyuncakları hazırlamak için her pazartesi saat 12.00’de merkezde buluşacak. Yetkililer, 100 Oyuncak 100 Çocuk projesinin farklı sivil toplum kuruluşları ve bireysel katılıma açık olduğunu belirtti.
https://www.antalyakresleri.com.tr/173-haber-23-nisan-da-cocuklara-amigurumi-oyuncak-hediyesi.html



DKD Akademi Öğrencileri, Foto@grafik, Kral Çiçekçilik Kırmızı Burun Platformu İçin Yardım Kampanyası Düzenledi.
Kırmızı Burun neden Türkiye’de olmalı?

Öncelikle Türkiye’de ilk defa gençler kendi haklarını ve uğradıkları baskılara, zorbalıklara karşı bir şey yapmak istiyorlar. Bu noktada birincil elden bu olayın gerçek muhataplarının konuyu ele alınması gerçekliğinden dolayı olmalılar.
Ülkemizdeki gençlerin en büyük sıkıntılarından biri psikolojik şiddette maruz kalan çocuklar ve gençlerdir. Onlara bir el ve onlara bir göz olmalıyız. Bunu hem bir genç olarak söylüyorum hem de zorbalığa vb. olaylara maruz kalmış bir birey olarak söylüyorum. Hepimizin bir yardıma bir ele ihtiyacı var. Ülkemizdeki insanların bazı düşüncelerini ve ön yargılarını yıkmamız lazım, mesela ülkemizdeki çoğu insanlar psikoloğa gitmenin bir hastalık yüzünden olduğunu göstermeye çalışıyor veya psikoloğu bir ön yargıyla bakılıyor. Aslında hayır, bir insan içini dökmek için ya da sohbet etmeye ihtiyacı olduğu için de psikoloğa gidebilir. Bazı şeyleri normalleştirmemiz lazım ve bunu Kırmızı Burun Platformu olarak yapacağımıza inanıyorum.( Lara KATRANCI)