BİRİNCİ BÖLÜM
Sermaye Birikimi, Devlet, Bürokrasi ve Kamu Personel Rejimi
Bu metinde, kapitalizmin temel özellikleri ve tarihsel gelişimi üzerinde durulmaktadır. Kapitalizm, üretim araçlarının mülkiyetinin kapitalist sınıfa ait olduğu ve emeğin artık değerinin çekilmesi üzerine kurulu bir üretim biçimidir. Kapitalizm, tarihsel süreçte farklı biçimler kazanmış ve kendini toplumsal olarak yeniden üretmiştir.
Kapitalizmin kendini yeniden üretmesi sürecinde devlet, bürokrasi ve kamu personel rejimi önemli rol oynamaktadır. Devlet, artık değerin çekilmesini sağlayan bir aygıttır ve kapitalizmin tarihsel biçimlerine paralel olarak yeni işlevler kazanmıştır. Devletin işlevleri kapitalizmin gelişimine bağlı olarak değişirken, bürokrasi ve kamu personel rejimi de bu değişime uyum sağlamaktadır.
Metinde üç farklı kapitalist aşama incelenmektedir. Yaygın birikim rejiminde devletin kolluk yönü öne çıkar ve emekçi sınıfa karşı polisiye önlemler kullanılır. Fordist birikim rejiminde devlet, üretim ve tüketimin toplumsallaşmasına ve emeğin yeniden üretimine aktif olarak katılır. Post-Fordist birikim rejiminde ise devletin yapısı değişir ve iktidarın yönetişim paradigmasında sermaye ile paylaşılması önem kazanır.
Gelişmiş ve azgelişmiş kapitalizm arasında yapısal farklılıklar olsa da, bu yapıların birbirleriyle etkileşimli bir şekilde geliştiği ve dünya ekonomisi içinde birbirlerini etkilediği belirtilmektedir.
Bu metindeki bilgiler Talay Arın’ın “Kapitalist Düzenleme, Birikim Rejimi ve Kriz” başlıklı çalışmasından alınmıştır.
I. KAVRAMSAL ÇERÇEVE
Kapitalizm içindeki birikim rejimi ve düzenleme biçimi kavramları önemli bir rol oynamaktadır. Birikim rejimi, belirli tarihsel dönemlerde üretim ve tüketim süreçlerini düzenleyerek emeğin yeniden üretimini sağlayan bir yapıdır. Artık değer, emek gücünün ürettiği değerin kapitalist tarafından elde edilen kısmı olarak açıklanır ve mutlak artık değer ile göreli artık değer olmak üzere iki biçimi vardır.
Her bir birikim rejimi, yanında bir düzenleme biçimini getirir ve bu düzenleme biçimi birikim rejiminin istikrarını ve devamını sağlayan kuralları içerir. Kapitalizmin tarihsel süreçteki dönüşümü, bunalımlar aracılığıyla gerçekleşir ve yeni bir birikim rejimi için bunalımın ardından yeniden yapılanma ve çaba gereklidir.
Kapitalist devlet, birikim rejiminden türetilir ve iktisadi ilişkilerden ziyade toplumsal ilişkileri açıklamak için kullanılır. Devletin işlevleri arasında koruma, şiddet uygulama ve yeniden üretme yer alır. Her bir birikim rejimi, kendine özgü bir devlet biçimi, bürokrasi ve kamu personel rejimine sahiptir.
Kamu personel rejimi, devletin bürokrasiye şekil verdiği bir yapıdır ve devlet aracılığıyla yönetim işlerini yürütür ve kamu hizmetlerini sunar. Memurlar, hem kamu hizmetinin bir parçasıdır hem de emekçi sınıfının bir parçasıdır. Kamu personel rejimi, memurların atanma, terfi, ücretlendirme, eğitim gibi süreçlerini düzenler ve devletin etkinliğini, tarafsızlığını ve verimliliğini sağlamak amacıyla oluşturulmuştur.
Tüm bu kavramlar, kapitalist yapıların tarihsel süreçteki değişimini ve evrimini anlamak için kullanılabilir. Birikim rejimi ve düzenleme biçimi, kapitalist devletin ve kamu personel rejiminin nasıl şekillendiğini ve dönüştüğünü açıklamak için önemli bir çerçeve sunar.
II. YAYGIN BİRİKİM REJİMİ REKABETÇİ DÜZENLEME
Kapitalizmin erken birikim döneminden sonra yaygın birikim ve rekabetçi düzenleme biçimine geçildiği görülmüştür. Yaygın birikim dönemi, 19. Yüzyılın ikinci yarısından birinci dünya savaşı’na kadar sürmüştür ve fabrika sistemiyle birlikte uluslararası düzeyde gelişmiş bir birikim rejimi olarak ortaya çıkmıştır. Fabrika sistemi, makine kullanımı ve işbölümü sayesinde üretimi verimli hale getirmiştir. Bu dönemde mutlak artık değer ve göreli artık değer üretimi önem kazanmış, fabrika sistemi emeği disipline etmek için çalışma ahlakı ve kurallarını oluşturmuştur.
Yaygın birikim rejiminde ücret ilişkisi toplumun tamamında egemen değildir ve emeğin yeniden üretimi genellikle ev ilişkileri ve tarım gibi sanayi dışı etmenlere dayanır. Üretim, genellikle orta ve üst sınıflara ve ihracata yöneliktir. Kamusal mekanizmaların yokluğu ve fiyat rekabeti emeğin yeniden üretimini etkiler. Uluslararası işbölümü, gelişmiş ülkelerin hammadde ihtiyaçlarını az gelişmiş ülkelerden karşılamasına dayanır.
Rekabetçi düzenleme biçiminde, sermayedarlar arasında fiyata dayalı rekabet geçerlidir ve emek ücretlerinin düşürülmesi bu rekabetin anahtarıdır. Para düzeni altın standardına dayanır ve uluslararası ticaret altın rezervlerine ve altına dayanır.
Liberal devletin ortaya çıkmasıyla birlikte bürokrasinin çalıştırma rejimleri şekillenmeye başlamıştır. Bu dönemde, memur alımları açık sınavlarla yapılırken, bürokrasinin kalıcı bir yapıya dönüşmesini sağlayan düzenlemeler de yapılmıştır. Kamu personel rejimi, kademeli olarak oluşmuş ve kapitalist ülkelerdeki memurluk rejimi bütüncül olarak kurulmuştur.
Bununla birlikte, yaygın birikim rejimi döneminde büyük bunalımlar yaşanmış ve yoğun birikim rejimi ve tekelci düzenleme dönemine geçiş süreci başlamıştır. Yaygın birikim rejiminin uyumsuzluğu ve rekabetçi düzenlemenin yetersiz kalması bunalımlara yol açmıştır.
Tüm bu dönemler ve değişimler, kapitalizmin tarihsel süreçteki evrimini ve dönüşümlerini anlamak için önemli bir çerçeve sunmaktadır. Bu dönemlerin ve rejimlerin analizi, kapitalizmin temel dinamikleri ve toplumsal ilişkileri üzerindeki etkilerini anlamamızı sağlar.
III. YOĞUN BİRİKİM-TEKELCİ DÜZENLEME: FORDIZM (s.68)
Fordizm, iki dünya savaşı arasındaki dönemde Batı toplumlarında egemen birikim rejimi olarak yükselmiş bir dönemi ifade ediyor. Fordizm, kapitalist birikim rejimi ve düzenlemesinin yeni bir dönemi olarak tanımlanıyor. Bu dönemde, üretim süreci mekanizasyon ilkesi ve Taylorist yöntemlerle yoğunlaştırılmış, kitle tüketimini destekleyen üretim sürecini temsil etmiştir.
Metinde, Fordizm’in temel özellikleri şunlardır:
- Mekanizasyon ilkesi: Üretim sürecinde mekanizasyon ilkesi sayesinde mutlak ve göreli artık değeri sistemli olarak bir araya getirilmiştir. Emek sürecinin yoğunlaştırılması ve üretkenlikteki değişiklikler bu dönemde ele alınmıştır.
- Taylorist yöntemler: Taylorizm, emek sürecinde mekanizasyonun bir adım ötesine geçerek, işçilerin emeklerini en yüksek verimlilikle kullanmaları gerektiğini savunan bir yöntemdir. Bu süreç, emeğin işin nasıl yapılacağının tam olarak dikte edildiği ve işçilerin hareketlerinin tekrarlanan ve sınırlı olduğu bir düzenlemeyi içerir.
- Kitle tüketimi: Fordist dönemde, emekçi sınıfların tüketimi toplumsal norm haline gelmiş ve tüketim arzuları sermaye tarafından yönlendirilmiştir. Tüketimin genişlemesi için emekçilere borç verilerek malların satın alınması teşvik edilmiştir.
- Devletin rolü: Fordizm döneminde, devlet ekonomiye doğrudan müdahil olmuş, kamu işletmeleri kurmuş ve refah politikaları uygulamıştır. Fordist devlet, üretim süreçlerine katılarak emeğin ve sermayenin yeniden üretimine girişmiştir.
Ancak metinde ayrıca belirtiliyor ki, Fordist birikim rejimi 1970’lerde zorlanmaya başlamış ve 1980’lerde yerini esnek birikim rejimi ve küresel tekelci düzenleme biçimi olan “Post-Fordizm”e bırakmıştır. Bu yeni dönemde üretim süreçleri, iş organizasyonu ve ekonomik ilişkilerde önemli değişiklikler yaşanmıştır. Yani, Fordizm sonrasında farklı bir ekonomik ve sosyal düzenlemeye doğru bir geçiş yaşanmıştır.
IV. ESNEK BİRİKİM KÜRESEL TEKELCİ DÜZENLEME: POST-FORDIZM
Kapitalizmin evrim sürecinde Fordizm’den Post-Fordizm’e geçişin yol açtığı değişimlerin ve bu dönüşümün kamu personel rejimine nasıl yansıdığının incelenmesidir. Fordizm dönemindeki merkezi, hiyerarşik ve bürokratik yapı, Post-Fordist dönemde esnek, parçalı ve özerk bir yapıya dönüşmüştür. Bu değişim, küresel düzeyde etkili olan IMF ve Dünya Bankası gibi aktörler tarafından desteklenmiştir.
Metinde, Post-Fordist kamu personel rejiminin temel nitelikleri vurgulanmıştır. Bu yeni düzenlemelerde, esneklik, rekabet, değer ilişkilerinin konusu olma ve sermayenin doğrudan yönetimi gibi unsurlar ön plandadır. Post-Fordist devlette, kamusal hizmetlerin özelleştirilmesi ve kamu personel rejiminin esnekleştirilmesi sürecinde, devletin düzenleyici niteliği azalırken, sermayenin etkisi artmıştır.
Küresel tekelci düzenleme ve kapitalizmin evrimi ile birlikte, üretim süreçlerinde ve toplumsal yapıda köklü değişiklikler yaşanmıştır. Bu değişimler, Post-Fordist kamu personel rejiminin oluşumunda önemli bir rol oynamış ve esnekliği, rekabeti ve sermayenin etkisini vurgulayan bir bürokratik yapıya dönüşmüştür.
Ana fikir, kapitalizmin evrim sürecindeki değişimlerin ve Post-Fordist kamu personel rejiminin yapısal özelliklerinin incelenmesi ve anlatılmasıdır. Bu süreçte, küresel düzeyde etkili olan aktörlerin ve kurumların rolü ve küresel sermayenin etkisi de vurgulanmıştır.
- KAPITALIST MEMURLUK REJIMININ OLUŞTURULMASI VE LIBERAL KAMU PERSONEL REJİMİ: 1838-1945
Osmanlı Devleti’nden Cumhuriyet dönemine kadar olan süreçteki kamu personel rejiminin evrimi ele alınmıştır. Osmanlı Devleti’nde memurluk düzeni, komünal-patriyarkal üretim biçimine göre işlemekteydi. Memurların padişaha kişisel bağlılığı önemliydi ve devşirilen çocuklar saraya alınarak veya yeniçeri ocağı için yetiştirilirdi. Memurların maaşlılar ve maaşsızlar olarak iki farklı sistemi bulunmaktaydı.
Tanzimat Sonrası Dönemde Osmanlı kamu personel rejimi, Batı kapitalist ülkeleriyle ticari ilişkilere girerek kapitalist üretim biçimine yarı sömürge koşullarında eklemlenmiştir. Maaş rejimine geçilmiş ve memurların atanmalarında din, mezhep ve ulus farkı kaldırılmıştır. Batı tipi eğitim kurumları açılarak memur yetiştirilmesine önem verilmiştir.
Cumhuriyet döneminde tam bağımsızlık koşulları altında liberal kamu personel rejimi inşa edilmiştir. 1924 Anayasası ile kamu personel rejimi temelleri atılmış ve 1929’da Türkiye’de kamu personel rejimine geçiş ve maaş düzenlemeleri yapılmıştır. 1939’da çıkarılan kanunlarla memurların sendika hakları sınırlandırılmış ve grev yasağı getirilmiştir.
Özet olarak, metinde Osmanlı’dan Cumhuriyet dönemine kadar geçen süreçteki kamu personel rejimi ve memurluk düzeninin değişimi anlatılmaktadır. Osmanlı’da kişisel bağlılığa dayalı bir düzen varken, Cumhuriyet döneminde Batı’dan etkilenerek kapitalist üretim biçimine uyum sağlayan bir liberal kamu personel rejimi benimsenmiştir.
- FORDIST KAMU PERSONEL REJIMI: 1945-1980
Türkiye’de 1945-1970 yılları arasında Fordist kamu personel rejimi oluşmuş ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu temel metin olarak kabul edilmiştir. Kanun, memurların iş güvencesini ve emeklilik haklarını genişletmiştir. Eğitim ve yetiştirme süreçleri önemli bir yer tutmuş, Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi ve TODAIE gibi kurumlar memurların lisansüstü eğitimini ve üst düzey yöneticilerin yetiştirilmesini sağlamıştır.
1961 Anayasası, kamu personel rejimine etki eden önemli değişiklikler getirmiştir ve memurların iş güvencesi ve sendika hakkı tanınmıştır. Maaş düzeninde göreli eşitlik korunmuş, ancak 1970’lerde yüksek enflasyon nedeniyle maaş zamları üst düzey bürokratlara daha az verilmiştir. Kariyer ilkesi doğrultusunda memur ilerlemesi ve yükselmesi düzenlenmiş, ancak zamanla hızlı yükselme mekanizması gibi esneklik sağlayan yöntemler eklenmiştir. Sicil değerlendirmesi memurun ilerlemesi ve yükselmesinde etkili olmuş, ancak genel olarak “gevşek” bir etkiye sahip olmuştur. Memur eğitimi ve yetiştirilmesi önemli bir süreçtir ve hizmet içi eğitim TODAIE aracılığıyla yürütülmüştür. Fordist dönemde memurların sosyal hakları ve yardımları genişlemiş, ancak 1980 sonrasında bu haklar aşınmış ve dönüşmüştür.
Özetle, Türkiye’de kamu personel rejimi 1945-1970 yılları arasında Fordist nitelik taşımış, 657 sayılı Kanun temel metin olarak kabul edilmiş ve zamanla değişikliklere uğramıştır. Bu süreçte disiplin düzeni, sicil değerlendirmesi ve memur eğitimi önemli roller oynamıştır. Ancak 1980 sonrasında sosyal haklar aşınmış ve dönüşmüştür.
- POST-FORDIST-ESNEK KAMU PERSONEL REJIMI: 1980 SONRASI
- Fordist Rejimin Parçalanması ve Esnek Kamu Personel Rejiminin İnşası: 1980-2005
Türkiye’deki kamu personel rejimindeki değişim süreçlerine odaklanılmaktadır. Metinde, Fordist kamu personel rejiminin çöküşü ve Post-Fordist nitelikli birikim rejiminin kurulması ele alınmaktadır. Fordist rejimin aşındırılması, esnekliğin adacıklar şeklinde kurulması ve bütünsel olarak esnek kamu personel rejiminin kurulması gibi ana başlıklar altında değişim süreçleri incelenmektedir.
Ana fikir olarak metinde Türkiye’de 1980’lerden itibaren kamu personel rejiminde önemli değişimler yaşandığı ve esnek çalışma biçimlerinin yaygınlaştığı belirtilmektedir. Fordist rejimin çöküşüyle birlikte memurluk statüsü daralmış, sözleşmeli personel istihdamı genişlemiştir. Aynı zamanda, taşeronlaşma ve geçici işçilik uygulamaları artmıştır. Bu değişimlerin sonucunda kamu hizmetlerinde güvencesiz çalışma koşullarının arttığı ve sosyal hakların azaldığı ifade edilmektedir.
Metinde ayrıca, küresel aktörlerin etkisiyle esneklik ve yapısal uyum sağlanarak kamu personel rejiminin düzenlendiği ve örgüt yasalarına göre kadro karşılığı sözleşmeli personel istihdamının rolünden bahsedilmektedir. Belediyelerde geçici işçilik ve taşeron personelin de esnek kamu personel rejiminin bir parçası olduğu belirtilmektedir.
Bu metinde ana fikir, Türkiye’deki kamu personel rejimindeki değişimlerin incelenmesi ve esnek çalışma biçimlerinin önemli bir rol oynamasıdır. Sosyal hakların azalması ve güvencesiz çalışma koşullarının artması gibi sonuçlara dikkat çekilmektedir.
B. 2004 Taslağı: Esnekliğin Bütünsel Kurulmasına Yönelik Kapsamlı Hareket
Bu metinde, Türkiye’de esnek kamu personel rejimi dönüşümünün, 1980’lerden itibaren parçalı olarak başladığı ve 2001 ekonomik krizinden sonra bütünsel bir dönüşüm aşamasına ulaştığı ifade ediliyor. 2001 krizinin ardından IMF ve Dünya Bankası’nın etkisiyle kamu personel rejiminin esneklik ilkelerine uygun hale getirilmesi yönünde çalışmaların yapıldığı ve bu süreçte norm kadro yapısının getirildiği belirtiliyor.
2003 yılında, Devlet Bakanlığı tarafından düzenlenen bir seminerde, kamu personel “reformunun” önemine vurgu yapılmış ve Dünya Bankası Türkiye Temsilcisi Ajay Chibber, reformun aceleye getirilmemesi gerektiğini ifade etmiştir. Bu süreçte, TISK Başkanı Refik Baydur ise ömür boyu istihdamın terk edilmesi ve sözleşmeli personel uygulamasının yaygınlaşması gerektiğini savunmuştur.
Daha sonra, IMF ve Dünya Bankası’nın koşullarıyla kamu personel rejimi için 2004 yılında yeni bir Yasa Taslağı hazırlanmış ve 657 sayılı Yasa’nın temel ilkeleri olan sınıflandırma, kariyer ve liyakat yerine yeni ilkeler kabul edilmiştir. Bu yeni ilkeler arasında eşitlik ve tarafsızlık, kariyer, yeterlilik ve başarı değerlendirmesi yer almaktadır. Taslakta, memur ile sözleşmeli personelin birlikte asli istihdam kategorisi olarak benimsenmesi ve sözleşmeli personelin belirli şartlar sağlandığında güvenceli statüye geçme imkanı tanınması da önemli değişiklikler arasındadır.
Özetle, metinde Türkiye’de kamu personel rejimi dönüşümünün tarihsel süreci ve 2001 krizinin ardından IMF ve Dünya Bankası’nın etkisiyle yapılan çalışmalar ele alınmaktadır. Ayrıca, 2004 yılında hazırlanan Yasa Taslağı ile getirilen yeni ilkeler ve sözleşmeli personelin asli istihdam kategorisi olarak benimsenmesi de vurgulanmaktadır.
SONUÇ
kapitalizmin farklı aşamalarında kamu personel rejiminin nasıl şekillendiği ve dönüştüğü açıklanmaktadır. Kapitalizmde sermaye birikim rejimlerinin ve düzenleme biçimlerinin değişmesine paralel olarak, devlet, bürokrasi ve kamu personel rejimi de bu değişimlere uygun olarak yeniden yapılandığı ifade ediliyor.
Kitap, kamu personel rejimini şekillendiren iki temel olgunun olduğu belirtiliyor. Birincisi, devletin ideal bir kapitalist olarak çalışanlarının istihdam düzenlerini, sermayedarların emeği çalıştırma rejimine uygun olarak oluşturmasıdır. İkincisi ise, devletin özel sektör istihdam rejiminden farklı olarak sermayedarlar için güvence sağlayan özgül bir işlevi yerine getirmesi ve bu nedenle kamu personelinin istihdam rejimini özelleştirilmiş şekilde biçimlendirmesidir. Ayrıca, kapitalizm içindeki üç farklı aşama olan liberal kamu personel rejimi, Fordist kamu personel rejimi ve esnek/Post-Fordist kamu personel rejimi dönemlerini açıklamaktadır. Her bir dönemde kamu personel rejiminin yapılanması, sermaye birikim rejimine ve ekonomik koşullara göre yeniden düzenlenmiştir.
Kamu personel rejimi, 19. yüzyılın ikinci yarısında özgül bir konum kazanmış ve zamanla üç aşama kaydetmiştir. Liberal kamu personel rejimi döneminde tam anlamıyla iş güvencesine sahip olmayan memurların istihdam düzeni ve üst makamın takdiri önemli belirleyiciler olarak öne çıkmıştır. Fordist aşamada, memurluk üzerinden yaşam boyu istihdam ilkesine geçilmiş, güvencesizlik azalmış ve maaş düzeni göreli olarak eşitlikçi bir görünüm sergilemiştir.
Son olarak, 1980’lerden itibaren esnek/Post-Fordist kamu personel rejimi dönemine geçildiği belirtiliyor. Bu dönemde esneklik, kamu personel rejiminde parçalı değişimlere yol açmış, güvenceli memurluk yerine sözleşmeli personel istihdamı yaygınlaşmış ve metalaşma ile taşeronlaşma gibi uygulamalar ortaya çıkmıştır. IMF ve Dünya Bankası’nın etkisiyle kamu personel rejimindeki esneklik politikalarının yaygınlaştığı ifade ediliyor.
Özetle, metinde kapitalizmin farklı aşamalarında kamu personel rejiminin yapılanmasının nasıl değiştiği ve 1980’lerden itibaren esnek/Post-Fordist düzene geçişin nasıl gerçekleştiği açıklanmaktadır. Kapitalizmin farklı aşamalarında kamu personel rejiminin evrimini ve değişimini açıklamak için üç farklı döneme odaklanılmıştır: Liberal kamu personel rejimi, Fordist kamu personel rejimi ve esnek/Post-Fordist kamu personel rejimi.
Liberal kamu personel rejimi döneminde, tam anlamıyla iş güvencesine sahip olmayan memurların istihdam düzeni ve üst makamın takdiri önemli belirleyiciler olarak öne çıkmıştır. Bu dönemde memurların atanma ve yükselme süreçlerinde patronaj ve siyasi bağlantılar önemli rol oynamıştır.
Fordist kamu personel rejimi döneminde ise, memurluk üzerinden yaşam boyu istihdam ilkesine geçilmiş, güvencesizlik azalmış ve maaş düzeni göreli olarak daha eşitlikçi bir yapıya sahip olmuştur. Bu dönemde, kamu personel rejimi daha düzenli ve hiyerarşik bir yapıya sahip olmuş, memurların yetiştirilmesi ve ilerlemesi için eğitim programları önem kazanmıştır.
Son olarak, esnek/Post-Fordist kamu personel rejimi dönemine geçildiğinde, esneklik politikaları ön plana çıkmış, güvenceli memurluk yerine sözleşmeli personel istihdamı yaygınlaşmış ve metalaşma ile taşeronlaşma gibi uygulamalar ortaya çıkmıştır. Bu dönemde IMF ve Dünya Bankası gibi küresel aktörlerin etkisiyle kamu personel rejiminde esneklik politikalarının yaygınlaştığı belirtilmektedir.
Tüm bu dönemlerde kamu personel rejiminin, kapitalizmin ekonomik ve toplumsal dinamiklerine uygun olarak şekillendiği ve değiştiği ifade edilmektedir. Metinde vurgulanan ana fikir, kapitalizmin evrim sürecindeki değişimlerin ve küresel aktörlerin etkisiyle kamu personel rejiminin esnek bir yapıya dönüştüğüdür.
