Mısır’ın Hurghada, Luxor, Kahire ve İskenderiye gibi önemli turistik ve ekonomik merkezlerinde yerel halkın yaşam biçimlerini, ekonomik faaliyetlerini ve tarihi miraslarını inceleyerek, bu bölgelere ziyaret edenler ve yatırım yapanlar için öngörü sağlamayı hedeflemektedir. Bu şehirler, Mısır’ın farklı bölgelerini temsil ederken, kültürel ve ekonomik açıdan da çeşitlilik sunmaktadır. Luxor’daki tapınaklar, binlerce yıl öncesine dayanan bir medeniyetin kalıntılarını barındırır ve antik Mısır’ın büyüleyici mimarisini sergilemektedir. Her bir taş, o dönemin sanat ve mühendislik ustalarının incelikli işçiliğini yansıtmaktadır. Luxor Tapınağı, MÖ 14. yüzyılda inşa edilmeye başlanmış ve zamanla birçok firavun tarafından genişletilmiş ve yeniden düzenlenmiştir. Tapınak, çeşitli dini ritüeller ve festivaller için kullanılmıştır ve antik Mısır’ın tanrılarına adanmış çeşitli tapınak yapıları, sütunlar, heykeller ve dini kabartmalarla süslenmiştir ve antik Mısır’ın önemli dini merkezlerinden biri konumundadır.
Karnak Tapınakları

Mısır’ın en önemli dini komplekslerinden biridir ve yaklaşık 2000 yıl boyunca çeşitli firavunlar tarafından inşa edilmiş ve genişletilmiş. Devasa dikilitaşlar, obeliskler, heykeller, sütunlar ve tapınak yapıları ile süslenmiş olan Karnak Tapınakları, antik Mısır’ın büyüleyici dini mirasını yansıtmaktadır. Tapınak kompleksi, dini törenlerin gerçekleştirildiği devasa bir alan olan Hypostyle Salon’un yanı sıra çeşitli tanrılara adanmış kabartmalarla süslenmiş sütunlarla da dikkat çekmektedir. Karnak Tapınakları, antik Mısır’ın dini ve mimari mirasını deneyimlemek isteyen ziyaretçiler için bir cazibe merkezi gelmiş durumdadır. Benzer şekilde Nil Nehri’nin diğer yakasında bulunan Krallar Vadisi, antik firavunların muhteşem mezarlarının bulunduğu önemli bir arkeolojik alan olarak bilinmektedir. Mezarlar, antik Mısır’ın Yeni Krallık döneminde inşa edilmiş ve ölüm sonrası yaşam inancına dayanarak tasarlanmış. Mezarlar, uzun koridorlar ve mezar odaları ile karakterizedir ve firavunun mumyasını ve ona eşlik edecek olan hazineleri saklamak için tasarlanmış. Krallar Vadisi’nde bulunan mezarlar, antik Mısır’ın mistik atmosferini ve tarihi önemini yansıtmakta ve ziyaretçilere antik firavunların yaşam tarzı ve ölüm sonrası inançları hakkında bir bakış açısı sunmaktadır. Bununla birlikte 19. ve 20. yüzyıllarda keşfedilen ve çıkarılan çeşitli arkeolojik eserlerin sergilendiği Luxor Müzesi ise Mısır’ın antik tarihine ve kültürel koleksiyonu ile heykeller, lahitler, yazıtlar, takılar ve diğer çeşitli objeler gibi önemli eserleri içermekte ve antik Mısır’ın farklı dönemlerine ışık tutmaktadır.
Giza Piramitleri

İnsanlığın bilinen en eski ve en büyük yapılarından biri olarak Mısır’ın sembolü haline gelmiştir. Bu piramitler, Mısır’ın Giza şehrinde bulunan üç büyük piramitten oluşan bir piramit kompleksidir. En ünlüsü, Yeni Krallık döneminde inşa edilen ve Keops’un Piramidi olarak da bilinen Büyük Piramit’tir. Diğer iki piramit, Firavun Keferen ve Firavun Menkaure’ye aittir. Her biri, antik Mısır’ın eski krallarının mezarları olarak inşa edilmiş.
Büyük Piramit, MÖ 2580-2560 yılları arasında IV. Keops’un hükümdarlığı döneminde inşa edilmiş ve antik dünyanın Yedi Harikası’ndan biri olarak kabul görmekte. 230 metreye kadar yükselen bu piramit, binlerce yıl boyunca insanların ilgisini çekmiş ve ziyaretçilerin hayranlığını kazanmış devasa bir yapı olarak, inşaatında kullanılan yaklaşık 2,3 milyon kireçtaşı bloğu, antik Mısır’ın olağanüstü inşaat ve mühendislik becerilerine insanı hayran bırakmaktadır.
İkinci büyük piramit, Firavun Keferen’e ait olup ve MÖ 2520-2494 yılları arasında inşa edilmiş ve yüksekliği yaklaşık 136 metre olarak Giza kompleksinin ortasında bulunmakta. Üçüncü piramit ise Firavun Menkaure’e ait ve MÖ 2490-2472 yılları arasında inşa edilmiş olduğu belirtilmektedir. Diğer iki piramite göre daha küçük olan bu piramit, Giza kompleksinin güneybatısında yer almaktadır.
Mısırlı rehberlere göre Giza Piramitleri, antik Mısır’ın dini, kültürel ve tarihi mirasını yansıtmaktdır. Firavunların ölüm sonrası yaşama geçme inancı nedeniyle bu piramitlerdeki iç mezar odaları ve gömüt odaları, firavunların mezarları olarak kullanılmış ve onlara ölümden sonraki yaşamda refah ve güvenlik sağlamak için dini ritüellerle doldurulmuştur. Kanımca Giza Piramitleri, insanlığın ortak mirasıdır ve korunmaları büyük bir önem taşır, çünkü bu piramitler, tarih boyunca birçok insanın ziyaret ettiği ve hayranlık duyduğu eşsiz yapılar olarak insanlığın belleğinde yer edinmişlerdir.
Giza Piramitleri’nin çevresindeki bölge, turistlerin yoğun ziyaret ettiği bir alan olmasına rağmen, hijyen koşullarının yetersizliği ve bakımının yetersizliği gibi sorunlarla karşı karşıyadır. Turistlerin bu antik yapıları ziyaret etmek için çoğunlukla deve veya at gibi hayvanlarla yapılan turları tercih etmeleri, bu sorunları daha da belirgin hale getirmektedir. Bu durumda, hayvanların bakımı ve sağlığı ile ilgili yeterli önlemler alınmamakta olduğunun gözlemlendiği turlarda deve veya atların yetersiz beslenmesi, sağlık sorunlarına ve fiziksel yorgunluğa yol açabilir. Buna ek olarak, Giza Piramitleri’nin çevresindeki altyapı ve bakım eksiklikleri de turist deneyimini olumsuz etkileyebilir. Yetersiz çöp konteynerleri veya temizlik hizmetleri, çevre kirliliğine ve çöplerin birikmesine yol açabilir. Bu durum, bölgenin estetik görünümünü olumsuz etkilerken, aynı zamanda çevresel ve sağlık sorunlarına da neden olabilir. Ticari kazançların öncelikli olduğu durumlarda, çevresel ve hijyen konularının göz ardı edilmesi, turizm endüstrisinin uzun vadeli sürdürülebilirliğini tehdit edebilir. Turistlerin sağlığı ve güvenliği, doğal ve kültürel mirasın korunması ve gelecek nesillere aktarılması için hijyen standartlarına ve bakımın kalitesine daha fazla önem verilmesi gerekmektedir. Ayrıca, yerel yönetimlerin ve turizm işletmecilerinin bu sorunları ele almak ve çözümler üretmek için işbirliği yapmaları önemlidir.
Nil Nehri ve Nil Deltası

Gezim sırasında dikkatimi çeken yönleri arasında, nehrin yeterince bakımlı olmaması ve su kaynağının doğru ve temiz tutulmaması gibi endişe verici durumlar öne çıktı. Özellikle, Mısır’ın yanı sıra gelecekte su sıkıntısı yaşayan dünya için bu durumun endişe verici olduğunu düşündüm. Nil Nehri’nin tarihsel önemi göz önünde bulundurulduğunda ve nehrin kullanımının doğru bir şekilde yapılandırılması gerektiğinde hemfikirim. Nehir boyunca oluşan kentler ve tarım alanları, Nil’in Mısır ve çevre ülkeler için stratejik önemini vurgular nitelikteydi. Bu durum, nehrin korunması ve sürdürülebilir kullanımının önemini daha da arttırıyor. Gelecekte, Nil Nehri’nin doğru yönetilmesi ve bakımıyla ilgili daha etkili politikaların geliştirilmesi gerektiğini düşünüyorum. Bu, sadece Mısır için değil, Nil Nehri’nin geçtiği diğer ülkeler ve dünya geneli su kaynakları için de hayati öneme sahip bir konudur.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen, Mısır’ın Nil Nehri ve Nil Deltası’nın benzersiz güzelliği, özellikle gün batımının getirdiği huzur ve dinginlikle insan üzerinde etkileyici bir izlenim bırakıyor. Nehrin sakin akışı, güneşin batışıyla oluşan muhteşem renk oyunları ve suyun yansımaları, insanı içsel bir huzur hissiyle dolduruyor. Nil Nehri’nde yaşanan bu görsel şölen, insanın hayranlıkla dolmasının yanı sıra içsel bir dinginlik sağlıyor. Bu deneyim, Mısır’ın eşsiz doğal güzelliklerine olan hayranlığı artırırken, doğanın yaşamı nasıl dengelediğini bir kez daha hatırlatıyor. Bu anlar, antik Mısır halkının gün batımını tanrılarla birlikte kutladığı zamanlara benzer bir atmosfer yaratırken, Mısır’ın mistik geçmişine ve derin medeniyetine bir pencere açıyor gibi görünüyor. Bu eşsiz anlar, zamanın durduğunu ve geçmişin günümüze iz bıraktığını hissettiriyor, Mısır’ın büyüleyici tarihine dokunulmaz bir deneyim sunuyor.

Antik Mısır uygarlığı, Nil Nehri’nin verimli toprakları üzerinde yükselmiş ve birçok önemli eser bırakmış. Mısır, aynı zamanda Persler, Yunanlar, Romalılar, Araplar ve Osmanlılar gibi farklı medeniyetlerin etkisi altında kalmıştır. Bu farklı kültürel etkileşimler, Mısır’ın zengin ve çeşitli bir kültürel mirasa sahip olmasına katkıda bulunmuştur. Han El Halili Çarşısı, bu karmaşık ve zengin tarihi mirasın bir yansımasıdır. Burada bulunan eski çarşı, binlerce yıllık ticaret geleneğini ve kültürel alışverişi günümüze taşırken, aynı zamanda Mısır’ın tarihî ve kültürel kimliğini de yansıtmaktadır. Bu çarşılar, Mısır’ın kültürel ve tarihi dokusunu anlamak ve deneyimlemek için önemli bir durak noktasıdır. Kahire’deki Han El Halili Çarşısı, Mısır’ın tarihi ve kültürel dokusunun canlı bir örneğidir. Han El Halili Çarşısı, tarihsel olarak İstanbul’un Mısır Çarşısı’nı andıran bir yapıya sahiptir. Bu çarşının kökleri, Mısır’ın binlerce yıllık geçmişine dayanmaktadır. Antik dönemlerden beri ticaretin ve kültürel alışverişin merkezi olan bu bölge, Mısır’ın dini inançları, mitolojisi, sanatı, müziği ve mutfağı gibi zengin kültürel mirasının bir yansımasıdır. Ancak, turistlerin bazen değersiz görülmesi gibi incitici durumlar yaşanabilmektedir. Bu durum, çarşının tarihi dokusunu gölgelemekte ve alışveriş deneyimini olumsuz etkilemektedir. Teknolojinin ilerlemesiyle birlikte, turistlerin bilgi ve donanıma sahip oldukları göz önünde bulundurulmalı ve esnafın daha saygılı davranması gerekmektedir. Ayrıca, çarşının kültürel ve tarihi öneminin korunması için fiyat istikrarlılığı ve kaliteli hizmet gibi unsurlara daha fazla önem verilmelidir.
Mısır Mutfağı

Zengin ve çeşitli lezzetleriyle anlatılmaktadır. Gezdiğim yerlerde, sokak satıcılarından veya yerel restoranlardan Mısır’a özgü yemekleri deneyimlemek istedim. Kahire’nin sokaklarında Koshari, Ful Medames ve Ta’meya gibi geleneksel yemekleri tatmak, Mısır’ın mutfak kültürünü yakından keşfetmek istedim. Ancak, deneyimlediğim yerlerde falafel ve kızartma ağırlıklı bir menü dikkat çekiyordu. Ayrıca, hijyen konusundaki zayıflıklar, örneğin peçete bulunmaması, servis malzemelerinin yetersiz olması, el yıkanacak yerlerin eksikliği ve yenilen yemek yerlerinin yeterince temizlenmemesi gibi faktörler göze çarpıyordu. Özellikle Hurghada bölgesi, deniz mahsulleri açısından zengin olmasına rağmen, akılda kalıcı bir damak tadı veya sunumun olmaması dikkat çekiciydi. Bu durum kanımca, Mısır’ın gastronomik deneyiminin beklentileri karşılamakta yetersiz kalabileceğini gösteriyor. Hurgada’da düzenlenen deniz gezi turları, ziyaretçilere balık çeşitliliğini ve mercanların eşsiz güzelliğini gözlemleme şansı vermekte. Kızıldeniz’in zengin biyolojik çeşitliliği, dalış tutkunları için bir cennet olarak nitelendirilebilir. Renkli balıklar, deniz kaplumbağaları, yunuslar ve hatta köpekbalıkları, Kızıldeniz’in sularında keşfedilebilecek birçok tür arasındadır. Ayrıca, Kızıldeniz’in mercan resifleri, çeşitli ve canlı renkleriyle ünlü olmakta haklı olduğunu söyleyebilirim. Bu resifler, deniz yaşamının barınma ve beslenme alanı olarak hizmet verirken, aynı zamanda ziyaretçilere eşsiz bir görsel şölen sunmakta.
İskenderiye (Alexandria)

Tarihindeki olaylar ve modernizasyon çabaları, onu özgün kılan bazı özelliklerle şekillendirmiş. Antik fenerin yıkılması ve yerine inşa edilen kale, İskenderiye’nin sembolik yapılarından biri haline gelmiş. Antik dönemde, bu fener denizcilik için hayati bir navigasyon noktası ve dünyanın yedi harikasından biri olarak ön plana çıkmakta. Ancak zaman içinde zarar görmüş ve nihayetinde yıkılmıştır. İskenderiye’nin sembolik yapılarından biri olan antik fenerin yerine inşa edilen kale, Kayıtbay Kalesi olarak yer almakta. Bu kale, Mısır’ın Osmanlı döneminde inşa edilmiş önemli bir deniz kalesidir. 15. yüzyılda Memlük Sultanı El-Ashraf Abu Al-Nasr Qaitbay tarafından yaptırılmıştır. Kayıtbay Kalesi, Mısır’ın Akdeniz kıyısındaki stratejik bir noktada bulunur ve şehrin siluetine karakteristik bir görünüm kazandırır. Bugün, kale ziyaretçiler için popüler bir turistik mekan olarak hizmet vermektedir ve İskenderiye’nin tarihini ve denizcilik geçmişini yansıtan önemli bir simge olarak kabul edilmekte.
İskenderiye Kütüphanesi

Antik dönemde dünyanın en büyük kütüphanelerinden biriydi. Ne yazık ki, tarihte yaşanan çeşitli olaylar sonucu kütüphane yakılmış ve büyük bir kısmı yok olmuştur. Ancak, 2002 yılında modern bir kütüphane olan İskenderiye Kütüphanesi’nin inşa edilmesiyle bu kaybın bir ölçüde telafi edilmeye çalışılmıştır. Şehrin gelişmişlik düzeyi ve yaşam koşulları diğer bölgelere göre oldukça iyi durumda. İskenderiye, modern altyapısı, ticaret potansiyeli ve kültürel zenginliğiyle dikkat çekiyor. Ayrıca, yaşam standartları genellikle yüksek ve çeşitli sosyal ve kültürel etkinliklerle renklendirilmiş. İskenderiye’nin sahil boyu, İzmir’in Kordon boyuna benzemesiyle dikkat çekmekte. Bu, şehrin denizle olan ilişkisini ve sahil yaşamının önemini vurgulamakla birlikte insanların dinlenmek, yürüyüş yapmak ve deniz manzarasının tadını çıkarmak için popüler bir mekan durumunda olduğu söylenebilir.,

Çöl ve bedevi kültürü de Mısır’ın önemli bir parçasını oluşturmakta, Mısır’ın Arap ve İslam kültürleriyle birleşen antik mirası, ülkenin benzersiz bir çekiciliğine katkıda bulunmakta. Mısır’ın iç kesimlerindeki çöllerde veya Sahra Çölü’nde yapılan turlar, gezinin farklı bir boyutunu oluşturmakla birlikte deneyimlediğim kadarıyla, rehberler bu kültürü aktarmakta yetersiz kalmaktadır ve safari tur durakları bakımsız ve içerik olarak oldukça eksiktir. Bu tür turlar, çöl yaşamını ve bedevi geleneklerini daha yakından tanıma fırsatı sunmalıdır. Bu kültürü aktaran etkinlikler ve hediyeliklerle süslenmelidir ve tur programları, bu tür deneyimlere daha fazla odaklanmalıdır. Ayrıca, bu tür turlarda çalıştırılan hayvanların sağlığına dikkat edilmesi gerekmektedir. Gözlemlerime dayanarak, bu hayvanların sağlıklarının

endişe verici boyutlarda olduğunu ve bakımlarının yetersiz olduğunu belirtmeliyim. Hayvan hakları ve vicdani boyutu rahatsız edici bir şekilde göz ardı edilmemelidir. Benzer şekilde Luxor’da at arabalarının yaygın olarak kullanılması, şehrin geleneksel dokusunu ve tarihi atmosferini yansıtıyor olmasına rağmen gerek hayvanların sağlığı gerekse de çevre ve insan sağlığı açısından olumlu oldupu söylenemez. Bu at arabaları, turistlerin şehri gezmek ve antik siteleri ziyaret etmek için tercih ettiği bir ulaşım aracı olarak kullanılmakla birlikte genel olarak toplu taşıttan pek fazla söz edilemez. Genel olarak ülke genelinde kırsal bölgelerde motor, at arabaları, develer kullanılmakta iken gelişmiş şehirlerde toplu taşıma ve taksi kullanımı oldukça yaygın bir ulaşım aracı. Bu farklılıklar, şehirlerin yapısal ve kültürel özellikleri ile doğrudan ilişkilidir ve ziyaretçilere her birinin benzersiz bir deneyim sunmasını sağlamakla birlikte daha ekonomik ve modern araçların insan yaşamının kalitesine olumsuz katkıda bulunmaktadır.
Ülkenin ekonomik açıdan cazip olması da dikkat çekici bir unsur olarak nitelendirilebilir. Türk, Fransız ve Çinli turistlerin yoğunluğu, Mısır’ın turizm potansiyelini vurgulamakla birlikte döviz politikasındaki belirsizlikler ve halk arasındaki farklı döviz kurları, ekonomik açıdan dikkat çekici bir konu olarak dikat çekmekte denilebilir. Kanımca bu durum, ülkenin ekonomik istikrarı ve turizm endüstrisinin sürdürülebilirliği için önemli bir husustur. Ayrıca, işçi hakları ve insan kaynakları alanındaki zorluklar da dikkate alınmalı ve iyileştirmeler yapılmalıdır. Mısır’ın ekonomik faaliyetleri genellikle tarım, turizm, sanayi ve hizmet sektörlerine dayanır. Ancak, ekonomik sorunlar ve işçi hakları konusundaki zorluklar, ülkenin ekonomik gelişimini etkileyebilir. Bu sorunların çözümü için daha etkili politikaların hayata geçirilmesi gerekmektedir.
Mısır’ın çevresel sürdürülebilirlik konusundaki zorlukları da göz ardı edilmemelidir. Özellikle turizm endüstrisinin etkisiyle doğal kaynakların aşırı tüketimi, çevre kirliliği ve ekosistemlerin tahribatı endişe verici boyutlara ulaşabilir. Bu nedenle, turizmin çevresel etkilerinin azaltılması ve doğal kaynakların korunması için daha sürdürülebilir yaklaşımların benimsenmesi gerekmektedir. Çevre bilincinin artırılması, atık yönetimi ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımı gibi adımlar, Mısır’ın çevresel sürdürülebilirliğini desteklemek için önemli olacaktır.
Mısır’ın binlerce yıllık tarihi ve zengin kültürel mirası, insanlığın ortak mirasıdır ve diğer ülkelerle kültürel değişim programları ve turizm iş birlikleri yoluyla daha geniş kitlelere ulaşabilir. Aynı zamanda, Mısır’ın çevresel zorlukları da küresel çapta etki yaratabilir ve diğer ülkeler, Mısır’a çevresel sürdürülebilirlik konusunda teknik destek sağlayarak veya ortak projeler geliştirerek doğal kaynakların korunmasına ve sürdürülebilir kullanımına katkıda bulunabilir. Bu, küresel düzeyde çevresel sorunların çözümü için bir adım olabilir. Ekonomik kalkınma, küresel ekonomik istikrar için önemlidir ve diğer ülkeler, Mısır’a ekonomik yatırımlar yaparak, istihdamı artırabilir, altyapıyı geliştirebilir ve ticaret hacmini genişletebilir. Sosyal adalet ve cinsiyet eşitliği çabaları da diğer ülkelerle iş birliği yaparak güçlendirilebilir. Kadınların ekonomik ve sosyal hayata katılımını teşvik eden programlar ve politikalar, küresel düzeyde bir dayanışma ve insan hakları değerlerinin vurgulanması açısından önemlidir. Turizm, kültürel değişim için bir araç olarak kullanılabilir ve diğer ülkeler, Mısır’ın turizm endüstrisinin geliştirilmesine ve sürdürülebilir hale getirilmesine destek olabilir. Bu, küresel köy mantığına uygun olarak, insanların farklı kültürleri deneyimleyerek ve anlayarak birbirlerine daha yakınlaşabileceği bir platform sağlar.
Sonuç olarak, Mısır’ı ziyaret etmek, tarihi ve kültürel mirasını keşfetmek ve eşsiz deneyimler yaşamak için harika bir fırsattır. Ancak, bu deneyim sırasında karşılaşabileceğiniz bazı zorluklar ve sorunlar da göz önünde bulundurulmalıdır. Mısır’ın turizm endüstrisinin sürdürülebilirliği, kültürel mirasın korunması, çevresel sürdürülebilirlik, ekonomik kalkınma ve sosyal adalet gibi konularda daha fazla çaba sarf edilmesi gerekmektedir. Gelecek nesillere Mısır’ın eşsiz mirasını ve güzelliklerini aktarabilmek için, bu zorluklarla etkin bir şekilde başa çıkılması ve uygun çözümlerin bulunması gerekmektedir. Bu çabaların birlikte yürütülmesi ve uluslararası işbirliği ile desteklenmesi, Mısır’ın sürdürülebilir turizm ve kalkınma açısından daha iyi bir gelecek inşa etmesine yardımcı olacaktır.
11.02.2024 Mısır Gezi Turu
